7 Ekim 2014 Salı




tutulma


tutulmasıdır
ki
bu yağmurun,
eli dili
aldır
akar
bakışlarını dikmiş
bir karanfil
şehrin

ar'ı
sende
atan
damarıdır,
çatlayan,
el
değil
anla!

ancak
tutulmasıdır
bu
yağmurun,
ki
elin
dilin
bir bağdır,
bunca zulm-e
kör düğüm

ellerin
anla
el
değmediğin
ömürdür!

tutulmasıdır
yağmurun
ki
bir şehir
sarp,

anla
elin dilin
bir
bağdır,
serap...


2014 / ekim / : kobanê

23 Temmuz 2014 Çarşamba

ah!




evet...
şimdi bazı filozofların
belki de onlara ilk defa pratik bağlamından burun kıvırmayıp
bahane bulmayıp
anlamak üzerine düştükleri notları
şimdi
A-h-nlıyorum...

19 Temmuz 2014 Cumartesi

gün




bir gün örtüsüdür
iki yanından
çekiştirsek 
de
kırışık.


bir
örüntüsüdür
gün
bildiğin,
yüzünü tersinleyen
ellerin
örter
bir gün.
kamaşınca gözlerin
sözlerin
ilavedir,
sen gözlerini
kırpıştırırken
dökülür
oysa
gün,
bildiğin.
yüzüme
çarptığın,
ellerin
olsaydı,
bir
gün,

güne
kapaklanırdı.



20 Haziran 2014 Cuma

adını vermek istemediğim alıntı!...




Ben değerlerle dalga geçmiyorum ki, kendimle geçiyorum.
amam, seninle
de geçiyorum.
Yaşın benden büyük ama boyun küçük, n’apalım? "

18 Haziran 2014 Çarşamba

ama hiç






" belki beni pınardan alıyorlar
  belki beni daldan koparıyorlar
  belki beni kapı gibi bir sonraki anlara..."

-kapatıyorsun!

"belki, görmüyorum artık" / f.f.


beni anlamak mı istedin?

ama
hiç
ellerimi öpmedin ki...

dinlediğince seni şaşırtmayacak öykülerimi anlattım...

insan nasıl çok konuşur ve nasıl çok susar?

"bkz."

unuttun mu,
"belki, görmüyorum artık"

beni anlamak mı istedin?

" o başka!" dediğince,
ben hiç duymadığın dizelerimi
avuç içine koydum
ve her gün özenle suladım onları

geniş omuzlarında
ondan rüyam-tek rüyam,
çınar ağacı koktu

beni anlamak istedin mi?

ama
hiç
ellerine dokunmadım ki...


11 Haziran 2014 Çarşamba

30 Mayıs 2014 Cuma

mayısın doğurduğu haziran...






ezan okunuyor, bak evdeyim anne, baba, kutsal ruh!... okununca eve girilmesi gerek "zaman" mevhumu, başka yerinden okunabilir!... "evlerinize gidin" diyen çığırtkan elitler, siz vaktinde zamanın bu hilesini ve sokağın sesini hiç anlamadınız!(kavramsallaştırmalarınız batsın ki...) analitik hep apriori kanıtlanabilirlikti.. oh ne ala!... siz ideler gibi temsili yaşadınız... bizler yaşadık.. ve bazıları da... ezanın ironisi gibi...belki de hepimizden çok yaşadılar!... / çok yaşasınlar!....

devam!... 
henüz başlamamış tarihe...





27 Mayıs 2014 Salı

aLINTILARLA kOnUşMa





* insanın
zoruna giden
             unutmalar da vardır....

" hayata değdiğim yer bir tuz zerresi
 kirpiklerimde kırılan ses tuzun sesi" / ....     - b.k / "sOğUk kAzI - fLaMıNgOIII" 

* aşağı düşen bakışımda as(l)ı-kalan...

" unutmazsın unutmak istesen de,
 dal aşağı doğru çataldır artık"  /  b.k. / "sOğUk kAzI "- eRiK kİrAz kAlp yAz

* o-sen-de, hardır...

"içimi açtım sana
 içini açmak için" / b.k / "sOğUk kAzI "- eSkİ aVlUdA

* belki de,
  birlikte toparla(n) dık...


- "dünyayı rüya gibi yaşayalım..."

* ama uyuduğun başkası...


***