aH mİLeNa…
“… bilinmeyen bir şeye karşı duyulan korku ile kaplıydı yüreğim.
Kesin değildi, çünkü benim gücümü aşıyordu…”*
- Ah Milena, bu neyin kahrıdır? …
Gözlerin küçülüyordu gülümsediğinde senin, benimkilerse kabak
çiçeği. Bir ecel kurmacasında değildi düşüm, ne de korkumdan umudum bir
fayda... Mekânsal ıraklıklığı gönül
dağı belleyip, Freud’un
fısıltılarına kanmadıydım. “Çıkar”mış ya hani bir yerden…
Ben, adına fal açılan yollara inanmadım sevgilim.
Bir adam, saçındaki tozu, dikizinden beni düzelterek silkelemişti.
Ben ona kırmızı kalemler kırdım, o tik tak’ı aksak bir zamanı gözetledi.
- Giderken beni uyandırma!... Nasılsa sırtına
döndüm yüzümü…
Benim manzume olamayan, alt alta sıralanmayıp, üst üste örtünen
kelimelerimin lastiği bozuktu belki, sen elinde bir kafiyeli demir çubuk,
duvarıma vuruyordun, çatlakları düzelsin diye!
- Kendi çemberinin merkezi, uzaklığı sabit
noktalara eşitler adam. Ağrının içinden geçmeyip de, acına kapaklandığında,
başkasının çatısı, senin pencerende dam kalır!...
“ Hayatta hissettiklerimizi, düşünceler biçiminde hissetmediğimiz
için, hislerin edebi, yani zihinsel çevirisi, bu hisleri anlatır, açıklar, çözümler,
ama müzik gibi yeniden oluşturmaz; oysa müzikte sesler, sanki benliğimizin
yönlenişlerini aynen yansıtır, duyuların o içsel uç noktasını yeniden
üretir…/ m. pRoUsT
Bir adam - hep bir özneyle toparlanmak istenen dağılmış hislerin
içinde, gönderimi her kimse kimdi o şiirin – kadife elleriyle dokundu_n bana!
Eller, o aynaya inat, yaşanılanın urganıydı çünkü; ben en çok ellerin_den
utandım…
- Karanlıktan korkmaya utanmam! Dur ben gömerim
yastıklara başımı, fazlaca sıkınca hayallerini, yıldızlar çıkar nasılsa… En çok
aklımda tutmak istediğimsin ya ondan sürükledim adımlarımı bunca… Yanımdan
kalkarken saçlarıma dokunma!... Sonra, zihnimde filizlenen beyazları kapatamıyor
hiçbir renk!...
Bedenimden utanmaya korkmam!... Bu öyküde bir terslik vardı!...
Elim bir boş uzamda ipi çekilirken, vazgeçmediğim masallar çalmalıydı
kulaklarımda… Utanmadım… Korkmadım da!... Bu öyküde bir terslik vardı!... Parmaklarımda ıhlamurlar
filizlendi!...
-bağlama tınısı zihnimin: “uyuma! Hala yaşayan bir şey var!... öl!...bu
diyalektik bir şölen olur!”
Ölçüyü kaçırdığında, en keskin acı tarçındır… Ben damağımı
uyuşturmuştum; sense bir tutam oldun… Unutmadım! Yalan olur bazısında renkler;
ben o ince çizgide küçülse de kaybolmayan sonsuz nehirler öptüm… Kimsenin bir neferi
anlamaya tahammülü olmayan zamanda, ben seni ancak susabildim; nefes alışıma
saldım.
- Ben… en çok ellerimden ve ayaklarımdan
utandım!... sığamayan şeylerin daraltısı… ! Ama
yokladığım ve bulduklarımı kavradığımca, o hicap dudaklarımda dağıldı bilyeler
misali…
Kalbinde dost meclisi… kalbinde yanan yüzler… kalbin, kayıp ölüler
diyarı… kalbin terk-i yarının, mantığından taşan kareleri… kalbin, merhemin
tarihi geçmiş tanıklığı… nasılsa, öyle atıyordu, kulağımda öyküler...
Ben sana kaybolarak geldim… Çarığı aksak, öksürüklü bir kadın…
Çekiçle kırdığınca dağılan o kokuda bağdaş kurdum! Kapından kovdular,
adın-sanın bilmeden öykü özeti dökümanlarda uzmanlaşıp uzlaşanlar… bacanda
tüten dumanda boğuldum ben!... Sen kazımak isterken harlandı körük…
- Bana başkasına kızgınlığımı sordun, kendini
atladın! Üzülmek mi?... Aranmadığın kalbimde bir Arap atı… Ben onu o
gece bir tüfekle kovalıyordum!... Üzünçse, buydu en fazla..
Haramdır bellenende, susmak, terk-i diyarsa, yorulmak da kötü
yazgısı-savrulanları toplamak!...- ne acı, oysa bu esas, ne acı…- ben bir
karanlık ıslakta adımlar boyu rüya oldum sabaha, sana yazdım. Sen, elinde firkete,
çatlaklarımı taradın!..-
Bütün yanlış anımsamaların telaşına inat, can çekişte tek perde
aralığı-sormam! sormayacağım!... tenimde kalsın...sarhoşluğun da boşlukları, titreyen bir yanı vardır! sızmak, bazen ertelemektir! - şimdi sormam geceyi! İnsan bunca huzurla ölmek isterken, soru
dediğin bu sarmaşık zihine bile haramdır!- :
Sol omzumda, dudaklarından bir yanık türkü…
" Her şey kolayca, korkunç bir şekle
bürünüyor. Acıdan kurtulmak bile..." *
- ah Claudia, bu neyin kahrıdır?...
* f.kAfKa_ mİlEnA'yA
mEkTuPlAr
* L'avventura- m.aNtOnİoNi's
bir tarihe.../16.03.2013