8 Şubat 2013 Cuma

acı_çay...






öykümü gören oldu mu?

" - çay ... bir çay içelim istersen..."

aylar sonra,
o bahçenin tam ortasında,
saçıma lodos dolanmış,
saçların... uzamış...

benim saçlarım uzamadı
senden sonra...
bir şiir vardı böyle,
ona imrenmiş olacak...

son sözcüklerimiz olmadı bizim,
onun telaşından
koyamadım elimi kolumu
bir yerlere...
ondandır herhalde,
gözlerine teğet kaldım...

" eee.. ne zaman gidiyorsun?"... gülümsüyordun sorarken,
nefesin titrek....

demek istedim ben,
ben...
demek istedim ki...

ben seni çok bekledim,
bir mevsimin kıyısına
oturdum eğreti,
elimde güneşi kurumuş
yarım ısırık kağıt helva...


birileri,
bir şeyler anlatıyordu...
bir kendi parmaklarına
bir benim parmaklarıma kına çalıyorlardı...

duymuyordum ben!...
o köşeden dönecektin...
dilim kırılsın,
tek söz etmeyecektim ben...

ben,
bekledim...
en büyük cezayı kestim kendime,
tek satır yazmadan,
parmaklarımı
çıtırdatıp kıra kıra bekledim!...


"ben seni çoğalttım / sırlarım azaldı böylece"


"geçecek" dediler,
sormadılar ki oysa!
ben...
geçmesin diye günde üç kez
kaşıdım yaramı...

tırnak aralarımda biriken
kırmızılıkta bekledim
ben seni...


beni bırakmayan
bütün Leyla'ları
okudum tekrar tekrar...
duydum ki
"biz" olmayan bir şehre göçmüşsün,
ben ezberi bozuk
şu şehirde
sokak sokak,
kapaklanıp da
yüzükoyun,
seni,
bekledim...
etmedim,
inanmadığım yeminlerce
tek bir söz...

ağlarsam,
ölecektin sanki...
elinde
tentürdiyot,
pamuğa tükürüp
yaklaştı birileri...
ben
tuttuğumca
bekledim seni...


yine duydum ki,
kalbin ağarmış,
kalbim yaşlandı,
kulpsuz bir bastona
sarılıp ben,
bekledim seni...

sonra,
baktım
sevmişsin sen...
çekildim ben ömründen...
neydi o?
o,
tarifi tanımsız
ve muhakkak
vardı bir eşiği,
tarifsiz bir acıydı,
ben,
o acıda bekledim seni...

gelecek,
kimsenin anlamadığı,
anlamasına medet ummadığım
o yerden tutup,
ben seni
ben artık,
affetmek için bekledim...

bir adam omzumu öptü,
ben...
ben seni andım,
bir kaşe basıldı,
seni bedenime kilitlediler...!
ses...
edemediğimce,
ben,
bilirsin ya hani,
küfrettim...

insanın en aciz yanı,
yapacak bir şeyin olamadığı,
"geçti"
bilenlere diş geçiremediği andır!...

ben o anlarda,
seni affedebilmeyi bekledim...
yok..yok...
yazmadım tek satır yine...
yemin-miş bu ya hani,
o ekmeği öpüp de
başıma koyamayacak kadar
inançsızdım!...


sonra ben seni,
senden vazgeçişimde bekledim...
adını sevdiğimce,
ifşa etmeden durulmazmış
bu dünyanın inancı,
taner,
ben seni
kokusunu unuttuğum,
hatırlamak için
sarıldığım bir kadının
nergisinde bile
hatırlamaya utandım!...

ben seni
affedebilmek için
bekledim,
uzun sürmedi..
çile bekleyen arabeski
kaçmış çoraplara mahkum
şu zaman...

sevgilim,
dediler ki bana,
bencil olma dünya dönüyor,
yazdım...
sana yazamadığımca...
dünya yandı gün be gün,
ben de yandım...
yazdım da...

tutundum bir dala,
dalında
meyvesi varmış,
bilemedim...
oysa ben...
dindim onda...
dokunurken,
alıştım oysa...

"geçmişte mi yaşıyorum ben?"...

çocukları kırıştırdılar,
"bir varmış, bir yokmuş"
söyleminde
bitti masallar...

ben..
-miş mi geçmiş?
bilmem..
gelecek olsun dilediğimce,
sorguya çekildim...
tek-tük atan...
beklemeyi unuttuydum seni,
anlatamadım ben ona,
mecaz kaldım...

yok!
en yalancı kudretinden
sol yüzü parmağında,
tesadüf mü
bilmeliyim bunu da,
adımın baş harfi hükümsüzdür
şimdi,
öykümü gören oldu mu?
yazmışsın...
bağlamışsın...
yok!
meraklanma,
en inanmasını dilediğimin
cümleleri bile
başka bir isimde atıyor..
bana diyor,
diyor ki bana...
"geçmişte mi yaşıyorsun?"..

evet..
senini "şimdi"ye çekemediğin
fiil kiplerince..
evet...


ben seni,
bekledim,
affetmek için...
dikişi
yavşaktır,
unutmuş af deneni,
"ama dünya! ama dur bak! onca şey oluyor..."

dünyayı yaktılar!..
yıktılar..
ben utancım acı denenden...!
ben seni o utançta anlamadım!
affettim...!

merakları batsın,
yok!
beklediğim yerden anlayan olmadı!

kira kontratı bu dünya...
depozitosunu ödüyorum!...
ki sanki doldu
bugün,
sol parmağında soldu gün!...

beni-bizi
taşladıkları
yerde,
sorduğumca içtik bir kağıt
bardak çay...
zehirdir...
"geçmişte mi yaşıyorsun?"/ gülümsedin inanmadı, dinlemedi o adam beni!.../

şimdi'ye çekmedi
cümleleri beni!...

ben seni,
seni,
tenimden silsin,
üfürsün diledim biri,
o biri...
ay oldu...
bir yerlerde...
yüzüme baktın sen,
ben eğdim yüzümü...

yüzün yüzünde birinin,öykümü çalmış,
adımı...

öykümü gören oldu mu sahi?...

sen şimdi,
madem yazdın bedenine,
susma!..
hakkını ver harflerin,
gücenmesin tOpOr...

adımın baş harfi,
hükümsüzdür şimdi...







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder