8 Şubat 2013 Cuma

öksüz öykü...!




bir çingene kızı,
önüme arsız taşlarını yuvarladı...

bir öykü yapıştı ayaklarım altına...
ben,
defalarca kaldırım kenarına sürttüm,
gitsin,
katıp karışmasın bana diye...

"abla bakem bir falına da aydınlık yüzün şenlensin"...

takip etti,
köşe bucak
dönenip de,
kaşlarım yumuşayınca,
bacaklarıma sarıldı önce...

çocukken, "falım fallandıııı! falım fallandıııı!" diye gülümser de koşardım büyüklerin püskülü peşinden...

"şişşşşş! denmez öyle, çok ayıp!" derlerdi...

saç bağı kara ellerine süzülen güzel kız,

" sen bir klarnet tuttur... darbukanın tınısı olsun şenlik, belki şu gökyüzü aydınlanır az..."


ben o öyküye alıştım...
bile
isteye,
bacaklarımdan sıyırıp,
gönlüme koydum.
biliyordum,
anca biraz daha kalabalık,
ama yine bir yalnızlık olacaktı...
sen,
anlamaya çalıştın,
üzüntüde yakalanmaz oysa öyküler,
...
anlamadın!...

...

"ablaaaa!...abla... bakem ya..." 

...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder