24 Ocak 2013 Perşembe

...





elime, kırık dökük buz poşeti tutuşturup,
"unut" dediler..
teorik kazılarda zihni kararan benken,
nasıl bunca uzun açıklamaları,
nasıl bunca kendinden (_dışarı değil) içeri ezberleri,
bunca,
tarih-arası kurutulmuş söylevlerinde,
nasıl bir deneyim kısırlığı... nasıl?...

kanepe altı toz yığınında,
bu sefer dilime sürdükleri acı biberde,
nasıl bunca zalim...
hepimize kayacak kadar yer vardı oysa...

kıçımı yakma aşamasında,
çoktan yakı sancılarına alışmıştım!...

ben,
elimdeki o buz poşetini
dilime sürdüm...

***
elimize kırık dökük bir buz poşeti tutuşturup,
"unutunuz" dediler,
diyorlar...
ama,
bir fark...
tarih-arasında kurutulamayacak
kadar ıslak anılar,
taze yargılar,
güncel işkenceler..!

***

birine bir nottur: en tehlikeli insan, bir diğerinin mutluluğuna sataşandır! Ama, velev_ki hazırlıklı olsun bir yazılama, kötü ve doğrulamayan bir ezber ve olmayan bir beden akışı, çok daha beterdir!... _ uzaklaşarak git lütfen!...

***

" Ne garip, insan türü ancak  kendini mahvedene aşık olur." cİoRaN


" zaman geçti
  zaman geçti ve saat dört kez çaldı
...
ben mevsimlerin gizini biliyorum
ve anların sözlerini anlıyorum
...

soğuk bir mevsimin eşiğinde
aynaların ağıtı topluluğunda
ve uçuk renkli deneyimlerin yaslı toplantısında
ve suskunluğun bilgisiyle döllenmiş bu gün batımında ... " h.h


***


mutluluk...                                         "ne olur üfleme!"...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder