2 Aralık 2012 Pazar

m.R lUkAcS


onca yükü sırtlamışsın...
akbabalar sarmış da 
ciğerini...
acı mı diyorsun?
sorumluluksam..kalsın!
ben acı_böyle adlandırılsın_mın sorumluluğunu alayım bir zahmet!
eylem dediğin
haykırıyoruz ya hani_?
paylaşım!...
sen böl.. 1/3 ini..
ya da sıfır noktasında..
ben alırım!..
payımı.. fazlasını!...
eyleyen varlığım!...
"ilk ben öptüm" ergenliğinde değilim!
ben öptüm!
ben...
varım!
acı dedinse..
ona da..
uykusuzluksa..
özlemekse..
istemekse!..
varım ulan
sol göğsümde patlasın!...
kaygan zeminde, gösterilenler zenginliğinde,
bden-karmaşasında,
leş-yiyici zerzevatta,
varsa tuttuğum
tutunduğum bir çınar yaprağı!...
tamam.. alayım ben artı-değerse 
onu bile!...
"karıncasın" dedi ya biri..
dedim, "çok severdim!..sevmek anlamaya yetmezmiş.. deneyim..!anlamaya mıktedir'
ağzımdaki lokmanın anlamına pandik atana 
dönüp de ters bakan bir karıncaysam..
olsun  öyle..
yuvamızı da kaybeden
"kaygan zemin" de
sanırsam hala gerçekçiyim!...
seçenekler bolluğu zamanda,
seçenek etmem,
seçerim,
-se adı "acı" olsun!...
benim de ayağım kayar elbet...
tutunduğunca mı...?
burada kalsın dağınıklık...
kalsın...
bira da ben kaçayım!....

not: şimdinin çilekeş etiğine_bu vurgu uygun düşmese de evet artık ohhh ne güzel "etik"... bunun eleştiris ayrıdır!...yapılır da.. ama parmak sokmaktı açık sanılan göze benimkisi... 
....................................................................................................................................................................

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder